Habibe: Sevgili,seven dost.
Hale: Ayın çevresindeki ışık halkası.
Halenur: Kutsal ışık.
Handan: Güleç, sevinçli,şen şakrak.
Hande: Gülüş,gülme. Açılma. Eğlenme.
Hanife: Allah'ın birliğine inanan; Hz. Muhammed zamanından önce tek tanrıya inanan.
Harika: Sıradanlığın üstündeki nitelikleriyle insanda hayranlık uyandıran.
Hasibe: Değerli,soyca temiz,soylu.
Haslet: Doğuştan gelen güzel huy.
Havva: Yaratılan ilk kadın.
Hayal: Varmış, olmuş gibi zihinde canlandırılan imge, görüntü.
Hayat: Ömür, Yaşam.
Hazal: Kuruyup dökülen ağaç yapraklarının güzelliği.
Hazan: Sonbahar.
Helin: Yuva.
Henna: Kına Ağacı.
Hera: Mitolojide analığın yüceliğini temsil eden tanrıça.
Hesna: Güzel,hanımefendi kadın.
Heves: Bir şeye duyulan istek.
Hevin: Aşk, Sevda.
Hicran: Ayrılık,bir yerden ayrılmak. Ayrılığın sebep olduğu dayanılmaz acı.
Hilde: Kurtulmak, yükselmek, ilerlemek.
Hilâl: Ayın yay biçimindeki görünüşü,yeni ay,ayça.
Hoşseda: Hoşa giden ses.
Hülya: İnsanın kurduğu tatlı düş; Sevda.
Hüma: Efsanelerde geçen, yere konmayıp sürekli gökte kaldığına inanılan cennet kuşu.
Hümeyra: Kızıllık, pembelik.
Hüner: İnce ve şaşırtıcı ustalık.
İclal: Ağırlama,ikram. Büyüklük,ululuk.
İdil: Kır yaşamı içinde aşk konusunu işleyen kısa şiir; Volga ırmağına Türkler'in verdiği ad.
İdilsu: Su için yazılmış şarkı.
İklil: Taç esfer.
İlayda: Su perisi
İlbüke: İlbey hanımı, seçkin hanım.
İlcan: Ülkenin canı,sevdiği.
İlgi: İki şey arasındaki ilişki; Bir şeye duyulan merak; Eğilim
Ilgın: Beyaz ya da pembe, çiçekli, çok hafif yapraklı bir ağaççık (genellikle küçük akarsu kıyılarında bulunur).
İlgin: Yabancı,gurbette yaşayan.
Ilgıt: Esinti ve akış için kullanılan yavaş yavaş anlamında
İlgün: Ülke güneşi. Başkaları,yabancılar.
Ilım: Uzlaşmacı yumuşaklık.
İlkbahar: Yılın ılık mevsimi.
İlkcan: İlk doğan çocuklara verilen ad.
İlke: Temel alınan düşünce, kural.
İlkgüz: Eylül ayı.
İlkim: İlk çocuklar için kullanılan adlardan. Önce,öncelikle.
İlknur: İlk ışık.
İlkyaz: İlkbahar.
İlma: Parlatma. Belirleme,işaret etme.
İlsel: İlle ilişkili, yurtla ilişkili.
İlsu: Ülkenin suyu, bereketi.
İmer: Zengin,varlıklı.
İmge: Düş, hayal, görüntü, tasarım.
İmran: Evine bağlı, evcimen anlamında.
İmren: İmrenmek fiilinden, görünen şeyi edinme isteği.
İnci: Süslemede kullanılan, istiridyede yetişmiş değerli madde.
İncilay: Parlama,ışıldama.
İncinur: İnci gibi ışıklı,parlak.
İpar: Yüksek dağların kar tutmayan yerlerinde yetişen çiçek
İpek: İpekböceği kozasından elde edilen ince, parlak kumaş. Kibar,zarif.
İrem: Bahçeleriyle ünlü masal kenti
İren: Özgür, serbest
İris: Mitolojide Tanrıların elçisi.
Irmak: Akarsuların En büyüğü.
Işık: Cisimleri görmeyi, renkleri ayırt etmeyi sağlayan fiziksel enerji. Aydınlık,nur.
Işıl: Pırıltı, parlaklık, ışık, aydınlık
Işılay: Işıltılı ay, parlayan ay.
Işıltı: Parıltı, titrek ışık.
Işın: Bir kaynaktan belli bir doğrultuya giden ışık çizgisi
Işınbıke: Aydınlık saçan kadın.
İsmihan: Hükümdar ismi.
Itır: Güzel koku; El ve yüze sürülen çiçek özü, esans.
İyilem: Güzellik,iyilik.
İzel: El izi anlamında.
İzem: Büyüklük, ululuk.
İzgi: Güzel, adaletli, zeki.
İzim: Önceden bulunduğum yerde bıraktığım belirti anlamında.
İzlem: İzlemek eylemi.
Hale: Ayın çevresindeki ışık halkası.
Halenur: Kutsal ışık.
Handan: Güleç, sevinçli,şen şakrak.
Hande: Gülüş,gülme. Açılma. Eğlenme.
Hanife: Allah'ın birliğine inanan; Hz. Muhammed zamanından önce tek tanrıya inanan.
Harika: Sıradanlığın üstündeki nitelikleriyle insanda hayranlık uyandıran.
Hasibe: Değerli,soyca temiz,soylu.
Haslet: Doğuştan gelen güzel huy.
Havva: Yaratılan ilk kadın.
Hayal: Varmış, olmuş gibi zihinde canlandırılan imge, görüntü.
Hayat: Ömür, Yaşam.
Hazal: Kuruyup dökülen ağaç yapraklarının güzelliği.
Hazan: Sonbahar.
Helin: Yuva.
Henna: Kına Ağacı.
Hera: Mitolojide analığın yüceliğini temsil eden tanrıça.
Hesna: Güzel,hanımefendi kadın.
Heves: Bir şeye duyulan istek.
Hevin: Aşk, Sevda.
Hicran: Ayrılık,bir yerden ayrılmak. Ayrılığın sebep olduğu dayanılmaz acı.
Hilde: Kurtulmak, yükselmek, ilerlemek.
Hilâl: Ayın yay biçimindeki görünüşü,yeni ay,ayça.
Hoşseda: Hoşa giden ses.
Hülya: İnsanın kurduğu tatlı düş; Sevda.
Hüma: Efsanelerde geçen, yere konmayıp sürekli gökte kaldığına inanılan cennet kuşu.
Hümeyra: Kızıllık, pembelik.
Hüner: İnce ve şaşırtıcı ustalık.
İclal: Ağırlama,ikram. Büyüklük,ululuk.
İdil: Kır yaşamı içinde aşk konusunu işleyen kısa şiir; Volga ırmağına Türkler'in verdiği ad.
İdilsu: Su için yazılmış şarkı.
İklil: Taç esfer.
İlayda: Su perisi
İlbüke: İlbey hanımı, seçkin hanım.
İlcan: Ülkenin canı,sevdiği.
İlgi: İki şey arasındaki ilişki; Bir şeye duyulan merak; Eğilim
Ilgın: Beyaz ya da pembe, çiçekli, çok hafif yapraklı bir ağaççık (genellikle küçük akarsu kıyılarında bulunur).
İlgin: Yabancı,gurbette yaşayan.
Ilgıt: Esinti ve akış için kullanılan yavaş yavaş anlamında
İlgün: Ülke güneşi. Başkaları,yabancılar.
Ilım: Uzlaşmacı yumuşaklık.
İlkbahar: Yılın ılık mevsimi.
İlkcan: İlk doğan çocuklara verilen ad.
İlke: Temel alınan düşünce, kural.
İlkgüz: Eylül ayı.
İlkim: İlk çocuklar için kullanılan adlardan. Önce,öncelikle.
İlknur: İlk ışık.
İlkyaz: İlkbahar.
İlma: Parlatma. Belirleme,işaret etme.
İlsel: İlle ilişkili, yurtla ilişkili.
İlsu: Ülkenin suyu, bereketi.
İmer: Zengin,varlıklı.
İmge: Düş, hayal, görüntü, tasarım.
İmran: Evine bağlı, evcimen anlamında.
İmren: İmrenmek fiilinden, görünen şeyi edinme isteği.
İnci: Süslemede kullanılan, istiridyede yetişmiş değerli madde.
İncilay: Parlama,ışıldama.
İncinur: İnci gibi ışıklı,parlak.
İpar: Yüksek dağların kar tutmayan yerlerinde yetişen çiçek
İpek: İpekböceği kozasından elde edilen ince, parlak kumaş. Kibar,zarif.
İrem: Bahçeleriyle ünlü masal kenti
İren: Özgür, serbest
İris: Mitolojide Tanrıların elçisi.
Irmak: Akarsuların En büyüğü.
Işık: Cisimleri görmeyi, renkleri ayırt etmeyi sağlayan fiziksel enerji. Aydınlık,nur.
Işıl: Pırıltı, parlaklık, ışık, aydınlık
Işılay: Işıltılı ay, parlayan ay.
Işıltı: Parıltı, titrek ışık.
Işın: Bir kaynaktan belli bir doğrultuya giden ışık çizgisi
Işınbıke: Aydınlık saçan kadın.
İsmihan: Hükümdar ismi.
Itır: Güzel koku; El ve yüze sürülen çiçek özü, esans.
İyilem: Güzellik,iyilik.
İzel: El izi anlamında.
İzem: Büyüklük, ululuk.
İzgi: Güzel, adaletli, zeki.
İzim: Önceden bulunduğum yerde bıraktığım belirti anlamında.
İzlem: İzlemek eylemi.